NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ زَيْدٍ عَنْ
أَبِي
حُرَّةَ
الرَّقَاشِيِّ
عَنْ عَمِّهِ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ فَإِنْ
خِفْتُمْ
نُشُوزَهُنَّ
فَاهْجُرُوهُنَّ
فِي
الْمَضَاجِعِ
قَالَ
حَمَّادٌ
يَعْنِي
النِّكَاحَ
Ebu Hürre er-Rukâşi,
amcasından naklen Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Eğer siz onların
isyan etmesinden endişe ediyorsanız, onların yataklarından ayrılınız."
(Ravi) Hammad dedi ki,
(Peygamber (s.a.v.) "Onların yataklarından ayrılınız" sözüyle
"Onlarla cima (etmekten uzak durunuz") demek istiyor."
İzah:
Beyhakî,
es-Sünetıü'l-kübrâ, VII, 303.
Aslında kadınlara dayak
atmak İslâm'ın teşvik ettiği bir metod değildir. Normal olarak sürüp giden aile haytında erkek
karısına iyi davranmakla mükelleftir. Erkeğin Allah yanındaki derecesinin de
karısına karşı davranışlarındaki mülâyemet ve olgunlukla ölçüleceğine dâir
haberler vardır.[bk. İbn Mâce, nikâh; Tirmizî, redâ']
Ayrıca Rasûl-i Ekrem
Efendimizin "Sizin hayırlılarınız hiçbir zaman (hanımlarını)
dövmezler" manâsına gelen hadis-i şerifine dayanarak ulema bazı hallerde
kadını dövmek mubah olmakla birlikte dövmekten kaçınmanın daha efdal olduğunda
ittifak etmişlerdir.[Sâbûnî "Revâi'ul-beyân, II, 470.]
Bu bakımdan kocanın
hukukunu gözetmeyen, devamlı surette huzursuzluk çıkaran bir kadına karşı ilk
gösterilecek tepki dayak atmak değildir. Bu durumda olan kadınlara karşı takip
edilecek yolun nasıl olacağını Allah teâlâ ve tekaddes hazretleri bizlere
Kur'ân-ı keriminde şöyle açıklamıştır; "Dikkafalılık, şirretlik
etmelerinden korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt veriniz, (sonra) yataklarından
ayrılın ve (bunlarla da yola gelmezlerse) dövün! Eğer size itaat ederlerse,
artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Çünkü Allah yücedir,
büyüktür."[Nisa 34]
Görülüyor ki bu âyet-i
kerîmede Allah, insan tabîatına uygun yolları göstermiştir. İsyankar ve
geçimsiz bir kadını yola getirmek için önce yumuşak metodlar kullanılır.
Kocasına karşı görevleri kendisine yumuşak ve etkili bir dille anlatılır.
"Allahtan kork, kocana itaat etmek senin üzerine farzdır. Bana isyan
edince Allah'ın cezasına uğrarsın" gibi öğütler verilir. Bu şekilde davranmak
fayda vermediği zaman kadından ayrı yatmak etkili olabilir. Çünkü kocasını
seven bir kadın onun ayrı yatmasın?, dayanamaz, çok zoruna gider, hatâsını
anlayıp vazgeçebilir. Bazı âlimlere göre kadının yatağından ayrılmak demek onun
yatağından ayrı bir yatakta yatmak değil, fakat aynı yatakta arkasını dönerek
yatmak ve birleşmeden de kaçınmaktır.
Kadın bununla da yola
gelmez huysuzluğuna devam ederse, son çare olarak fazla ileri gitmeden hafifçe
dövülebilir. Binâenaleyh dövme baş vurulacak en son ıslah metodudur.
Bununla beraber
karısını dövmek zorunda kalan bir kimse, İslâmın çizdiği sınırın dışına
çıkmamalı, nefsinin kızgınlığına kapılıp bütün gücüyle zavallının neresine
isabet ederse etsin hiç aldırmadan vurmamalı öfkesine hâkim olup sâdece
terbiye için doğduğunun şuurunda olmalı.
Kıymetli ilim
adamlarımızdan merhum Hamdi Yazır bu konuda şunlan söylüyor: "Zamanımızda
Kur'ânın işbu "dövünüz" emrini kötü tefsir ederek dillerine dolamak
isteyen bâzı avrupalılar görüyoruz. Fakat ne ga-rib tesadüftür ki biz âyetin
tefsiriyle meşgul olduğumuz sırada bir Fransız mahkemesinin, kocası tarafından
dövülmüş olan bir Fransız karısının açtığı dâvaya karşı 'Hırçınlık edip
kocasını tehevvüre getiren bir kadının yediği dayaktan dolayı boşanma davası
açmasına hakkı olmadığına hükmettiğini gazeteler ilan ediyordu."[Yazır M.
Hamdi, Hak Dini Kur'ân dili, II, 1351.]
N.etîce olarak şunu
söyleyebiliriz ki, karısında isyan alâmetleri görmeye başlayan bir kimse Önce
ona öğüt vermeli, öğüt de fayda vermiyorsa, onun yatağını ayırmalıdır. Eğer
yine de fayda vermemişse onu hafifçe dövmelidir. Onu acımasızca dövmek caiz
değildir.
Nitekim Abdullah b.
Zem'a'nın rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) "Sizin hiçbiriniz karısını
köle gibi döğüp bir de o günün akşamında onunla yatmasın."
buyurmuştur.[Buhârî, nikâh] Tefsir ulemâsının beyânına göre döverken aşırılıktan
sakınmak, kamçı ve değnek ile değil, bükülmüş mendille veya elle vurmak, yüze
göze vurmaktan sakınmak, vücudun bir yerine değil, ayrı ayrı yerlerine vurmak
gerekir. İbn Abbas ile Atâ'ya göre ise kadın ancak misvak ile
dövülebilir.[Taberî, Câmiû'l-beyân, V, 68; Sâbûnî M. Ali, Revai'ül-beyân, I,
469.] Ayrıca dayak âletinin on'dan fazla vurulması da caiz değildir.[Müslim
Hudûd]
Hanbeli ulemâsından İbn
Kudâme bu mevzudaki görüşlerini şöyle ifâde ediyor: "Bir insan karısını
namaz kılmadığından dolayı dövebilir. İsmail b. Saîd bir kimsenin karısını
namaz kılmadığı için döğmesinin caiz olup olmayacağını İmâm Ahmed'e sordu da
Hz. İmâm ona farzları terkeden bir kadım kocasının dövebileceğini söyledi.
Nitekim Hz. Ali de
"Ey inananlar kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı
insanlar ve taşlardır."[Tahrîm 6] âyet-i kerîmesinde "Ailenize ilim
öğretiniz ve onları terbiye ediniz gerekirse dövünüz" manasını vermiştir.
İmâm Ahmed namaz kılmayan, gusletmeyen, Kur'ân öğrenmeyen bir kadının yanında
kocasının ikâmet etmesinin caiz olmayacağından korkarım. Karısını döğen bir
kimseye kadının babası bile olsa, hiçbir kimsenin "Onu niçin
doğuyorsun?" demeye hakkı yoktur.[ibn Kudâme, Mugnî, VII, 47.] demiştir.
Karısını döğmekte olan
bir kimseye onu niçin dövdüğünü sormanın caiz olmayışının delili "Kişiye
karısını niçin dövdüğü sorulamaz."[bk. 2147 nolu hadîs-i şerif.]
meâlindeki hadîs-i şerîftir. Kişiye bu hareketini sormanın yasaklanmasının
hikmetini şu şekilde açıklamak mümkündür:
"Adam onu yatağına
gelmediğinden dolayı dövmüş olabilir. Bu durumda kendisine kadını dövmesinin
sebebi sorulacak olursa ya doğruyu söyleyip mahcûb olacaktır, yahut da Allah
korusun yalan söylemek durumunda kalacaktır. Her iki halde o kimsenin
aleyhinedir.